20 Ekim 2008 Pazartesi

Kapitalizmi tedavi edeceklermiş…

Dünya ekonomik krizlerle boğuşuyor, devler batıyor, bankalar çöküyor, dünyanın en büyük ekonomisi yerle bir oluyor.. Avrupa liderleri toparlanıp konuşuyorlar, ‘inandığımız kapitalizm’den vazgeçmeyelim tedavi edelim’ sonucu çıkarıyorlar. İşsizlik, fakirlik her gün dünyanın her yerinde artıyor, ezilen, fakirleşen kin besliyor, kıskançlık besliyor, hala inanıyorlar… Frankfurt kitap fuarında en çok satılan kitap Marx’ın Kapital’i oluyor.. Yıl 2008… Dünya gençliği okumamış, okuduğunun üzerine düşünmemiş, etrafta ne varsa ona inanmış öylece gidiyor, başka ülkelerden, başka dinamiklerden habersiz inandıkları Amerikan rüyasındalar hala… 2008 yılında en çok Kapital satılıyor.. Şimdi merak ediyor insanlar, kapitalizm nedir, neye yarar, neye yaramaz, nerede iyidir, ne kadarı iyidir diye.. en büyük bankaların, finans kuruluşlarının dünyanın en iyi okullarında okumuş ekonomistleri, ceoları öngöremeden girdikleri yatırımları kaldıramıyorlar, ne olabileceğini hiç öğrenmemiş gibi davranıyorlar… bir sene önce gelişmekte olan ülkelerde bankalar satın alan güçler, bugün devlet desteği olmadan ayakta duramıyorlar, sonra adına ‘ılımlı sosyalizm’ diyorlar. Merak ediyorum, bu dünyanın bu en iyi okulları hangi doktrinlerde bu kadar ısrarcı da bu insanlar hiç düşünmüyorlar, hiç araştırıp geliştirmiyorlar. Her bireyin kendi kârının maximumu için savaştığı –çalışmadığı, savaştığı- bir dünyada ekonominin er geç çökeceğini kim anlatamıyor bu insanlara. Çıkarlar gerçeklerin ne kadar ötesindeki bu insanlar bu denli pervasızca hareket edebiliyorlar. Tüketmeye zorlayan bir toplumda, her gün, her an en yeniyi en son modayı isteyen insanlar, beyinler yetiştiriyorlar ve sistemin kendi kendini tüketmesini bireysel karları için destekleyebiliyorlar. Karl Marx, sermaye odaklılığı, diğerlerini umursamayan bireysel kâr maksimizasyonunu, üretimden çok faizi, komisyonculuğu, istihdam yaratmaktan çok kişisel serveti teşvik eden bir sistemin er ya da geç kendi kendisini de tüketeceğini yazmamış mıydı? Kapitalist şahsiyet homo aeconomicus’un her gün daha çoku daha iyiyi daha yeniyi istedikçe diğerlerinin payından aldığını/çaldığını ve bunun böyle yürümeyeceğini anlatmamış mıydı? Dünyadaki gayri safi milli hasıla, eşyanın tabiatı gereği sınırlıdır, ve en doğru ekonomi eşit dağılıma, sosyal devlete, insanlara yaşama hakkı, yaşama alanı veren ekonomi politiğe dayanan sistemdir. Ferrarileri, hatta helikopterleriyle gezen, son model cep bilgisayarlarıyla Hawai’de tatildeki eşiyle konuşan, yatına binip aylarca ortadan kaybolan, cep telefonuyla borsadaki paralarının artışını Varyemez Amca misali izleyen, iki milyon süper-zengin kişi, geri kalanların hiçbir şeyi yokken, yatacak ev yiyecek yemek bulamazlarken dünyanın sonuna kadar zengin ve mutlu olacaklarını nasıl düşünebildiler? Kim, nasıl kandırdı tüm insanlığı? İsrafın azına çoğuna bakmadan, israflarını bile paylaşmadan yaşayan o iki milyon insan, bundan sonra ne yapacak? Benim biraz daha az olsun ama başkalarının da insanca şartları olsun diyemeyenlere ne olacak şimdi? 10 villası olup hangisinde kalacağına şımarıkça karar veremeyenler, iki tanesiyle yetinip beş ilköğretim okulunun 20 sene öğretmen maaşlarını ödeseler, iki tane mega yatları olacağına, biriyle kar amacı gütmeyen, muhtaçlara dağıtım yapan yemek fabrikası kursalar, otomobilleri ailecek en pahalı ve en son model olmasa güvenli ama mütevazi olsa da, çalışanlarının asgari ücretli maaşlarına biraz zam yapsalar, evlerini alırken destek olsalar. İnanın dünya bu hale gelmezdi. İnsan denen varlık, ihtiraslarından biraz arınsa, tüketim toplumlarının, israf toplumlarının doğru yere gitmediğini, vahşi kapitalist ekonominin gün gelip kendisini de tüketeceğini bir görebilse. Paylaşsa insan, ben rahatım ailemde rahat, birazda paylaşayım, vergiden düşmek amaçlı değil gerçekten yardım yapayım dese… Her birey biraz kendinden bir şeyler verse dünyaya… BU DÜNYA DEĞİŞEBİLİR!

Hiç yorum yok: