17 Kasım 2009 Salı

Demokrasi Dikta Etmek


              Demokrasi yani sözlük anlamı ile vatandaşların devlet yönetimini belirleme konusunda eşit hakka sahip olması. Ahalinin iktidar olması. Tüm çağların en yaygın, en tartışmalı, hem özenilen hem çekinilen, en popüler kavramı. Halkın hukuk ve devlet karşısında eşit olmasına dayanan ama hep birilerinin birilerinden daha eşit olduğu kamu yönetim hali, seçimden çıkan çoğunluğun despotizm biçimi.

                 Antik Yunan'da, milattan çok önce, dahiyane, pırıl pırıl bir kavram olarak ortaya çıktı. Hükümdar değil, halk kendi kendini yönetsin diyordu. Herkes ve herşey gibi, bir canlıymış gibi demokrasi de insanla birlikte evrime uğradı. 18. yüzyıla kadar halkın bir kısmı eşitti. Sonra, elitist oldu yönetimi seçilmiş asilzadelere verdi. İsyanlar çıktı köleler mertebe atladı, isyanlar çıktı işçiler mertebe atladı, isyanlar çıktı, zenci katıldı, kadın katıldı demokrasiye.  Liberali, sosyali, muhafazakarı çıktı, her devrin her adamının başka başka açılardan söylemi oldu demokrasi.

               21. yüzyıla gelindiğinde demokrasinin içinde barındırdığı kavram kargaşası doruk noktasına ulaşmıştı. Geri kalmış, gelenekselci, aşırı muhafazakar ve ya dini kimliği ulus kimliğinden ağır basan halklar demokratik olup olmamayı tartışmaya devam ettiler. Kendi devrimini kendi yapmış, gelişmiş, eğitim ve refah seviyesi yüksek uluslar, bir yandan devletler üstü garantör kurumlar kurarken, diğer yandan yerel yönetimlerinin hüküm alanını genişletip, modern doğrudan demokrasiye doğru adım atmaya başladılar.

             Tarih, demokrasi için savaşanları, eşitlik için ölenleri de gördü. Demokrasiyi bıçaklayıp öldürenleri de. Demokrasi getiren liderler de gördü, götürenleri de.

                   Geri kalan, eşit hak sahibi olmaya cüret edemeyen, adalet nedir bilmeyen halklara bir elbise gibi giydirilmeye çalışıldı demokrasi. Özgürlükçü sistem resmen dikta edildi. Ne kadın kocasıyla eşit olmaya cüret edebildi ne köylü ağayla, ne de memur iş adamıyla. Eğitimsiz ve muhafazakar toplumlar seçimle yönetilmekten çok güdülmeye alışıklardı, altına sığınacak bir totem, mağdur edecek bir sebep, 'Çok yaşa' diyecek bir hükümdar isterlerdi. Kendilerine değer vermeyi öğrenemeyen, birey, vatandaş, hak sahibi, seçmen olduğunu kavrayamayan halklardı bunlar. Giyemediler demokratik kostümü, modern insan-birey kılığına bürünemediler. Ülkelerinde sokaklarda özgürce yürümek istemediler.

               Demokrasiyi, bir devlet sisteminden çok bir yaşam tarzı olarak benimsemek gerekir, ben bireyim, insanım, vatandaşım, özgürüm, haklarım var, ne başka bir insan ne de devlet benden üstün değil diyebilmek gerekir. Bireyler toplumu değil, insan sürüsü hisseden halklar yapamazlar demokrasiyle, dikta edileni bile tutunamaz. Hükümdarın söylediği hak olsun, hukuk olsun, beyin dediği kural olsun, ağanın önünde baş eğilsin isterler. Devrimci liderden sonra ardıllarına ve entellektüellere kalır demokrasiyi benimsetmek, öğretmek, dikta ile giydirmek. Yazarlar, çizerler, överler, halka inmeye çalışırlar, anlaşılamazlar.  Demokratik devrim izlerini heryere yaysa bile, heykeli, bayrağı heryerden gözükse, marşı çalınsa, andı okunsa bile özümsenmez. Geri kalmaya mahkumdur bu halklar, en az üç jenerasyon boyunca demokratik bir ailede, baskısız bir mahallede, özgür bir toplumda yaşayamadıkça kök salamaz demokrasi. Gericilik seçimle geri döner bu kez. Hurafeler söylenceler alır bilim ve hukukun yerini. Din silah olur gericilerin elinde, huzur vermez artık, kışkırtıcı olur. Kendi silahıyla vurulur demokrasi.

               Peki nasıl olur da en iyi yönetim biçimi denir hakkında? Gerçek olarak ve üniversal anlamda en iyi, en doğru yönetim biçimi midir demokrasi? Her halk mutlaka demokrasi ile yönetilmeli ve eşit mi olmalıdır? Demokrasi ile yaşamayı becerebilir mi her toplum? Kendini yönetecek kişiyi seçebilme eylemi herkesin hakkı mı olmalıdır? Peki, ya çoğunluğun dediğinin olması ne kadar adildir? Ya doğruyu bilen, moderni uygulayan, bilimi ve aklı hurafelerin önünde tutan yalnızca bir azınlıksa... Demokrasi savaşı verilmeli, diktayla başa demokrasi mi getirilmelidir?  Demokratik haklarını uygulayan çoğunluk totaliter rejimleri, gericiliği, bilim çağında hurafeyi seçiyorsa ne yapılabilir? Kendini siyahlara bulamayı demokratik hakkı gören bir topluma hangi çeşit demokrasi dikta edilebilir?  

''Demokrasilerde bir seçmenin cehaleti tüm halkın güvenliği için tehlikelidir.'' J.F.K.






Hiç yorum yok: